Актуальные вопросы тюркологических исследований

Актуальные вопросы тюркологических исследований 158 sürer. Dile yönelik bir mantıksal analizin bu problemleri açıkça görünür kılacağı- nı ve böylelikle bunların kendiliğinden ortadan kaybolacağını öne sürer. Dil, dü- şünce ve dünya arasında olduğu varsayılan tekabül etme ilişkisi felsefeye hem bir çıkış yolu hem de bir problem yumağı kazandırmıştır. Çağdaş felsefede anlamkonusunumerkezine alan tek akım tabi ki analitik fel- sefe değildir. Hem felsefeyi hermeneutik bir etkinlik olarak gören kıta Avrupa’sının poetik felsefesi, hem de Amerikan pragmatizmi için dil ve anlam konuları mer- kezde olmuştur. Anlamın ne olduğu sorusuna felsefe tarihi boyunca çeşitli yanıtlar verilmeye çalışılmıştır. Bunların en başında Platon’u örnek verebiliriz mesela. Platon sözcü- ğün anlamının kökenini tekabül ettiği idea’da görür. Mesela Locke için sözcüğün anlamı, zihinde karşılık geldiği ide’dir. Referansiyel anlam teorisi, sözcüğün anla- mının karşılık geldiği nesne olduğunu öne sürer. Bizim bu konuşma bağlamında kendisine değineceğimiz geç dönemWittgenstein felsefesi ise anlamı kullanım ile müsemma görür. Sözcüğün anlamının onun kullanımı olduğu fikri, bana kalırsa, anlamın ide, idea, ya da referansta bulunduğu şey olduğu iddialarını açıkça red- detmemektedir. Onun yerine bunları kapsamaktadır. Bu yüzden Wittgenstein’ın teorisinin yaptığı şey, anlamın ne olduğuna ilişkin açıklamadaki “ancak ve ancak” bağıntısını kaldırmaktır. Diğer bir deyişle referansiyel teorinin “bir sözcüğün an- lamı, dünyada karşılık geldiği nesnedir” dediği yerde, kullanım teorisi nesneleri imlemenin sözcüklerin işlevlerinden biri olduğunu, bunun gibi bir sürü işlevin sözcüklere yüklenebileceğini öne sürer. Wittgenstein dili bir alet çantasına benzetir. Dildeki sözcükler alet çantasında- ki aletlerdir. Felsefi Soruşturmalar kitabının hemen başında duvarcı ustası ve çıra- ğının çalışmasını tasvir eder. Duvarcı ihtiyaç duyduğu aletlerin adını seslenmekte ve çırak bunları getirmektedir. Burada sözcükler belli bir biçimde kullanılarak ih- tiyaç duyulan alet istenmekte, aletler ile de belli bir iş yapılmaktadır. Wittgenstein burada sözcüklerin de aletlere benzer şekilde kullandığına vurgu yapar. Sözcükler ve aletler belli işlevleri yerine getirmekte, bunlarla iş yapılmaktadır. Diğer bir de- yişle sözcüklerin anlamlarının ne olduğu sorusu, sözcükler ile her ne yapıyorsak o olduğu biçiminde yanıtlanmış olur. Bu yüzden bu konuşma, “anlamnedir?” ya da “anlamın kökeni nedir?” gibi so- rular hakkında olmaktan çok, sözcükler ile ne yaptığımız hakkındadır. Anlamın ne olduğuna ya da ontolojik konumuna ilişkin soruya da ancak bizim sözcükler ile olan ilişkimiz bağlamında değinmek niyetindeyiz. Sözcükler ile ne yaparız? Yaşam içinde dil ile bir şekilde ilişkili olmayan hiç bir edimimizin olmadığını burada ifade etmek istiyorum. Çünkü dilden bahset- tiğimiz her yerde kavramlardan bahsediyoruz demektir. Bütün insan yaşantı- sı kavramlar üzerine kuruludur. Buradan hareketle; sözcükler ile ne yaptığımız

RkJQdWJsaXNoZXIy MzQwMDk=