Актуальные вопросы тюркологических исследований

171 Actual Problems of Turkic Studies yaklaşım yönüne göre değişir. Biz de deyimleri göreceli olarak gruplara ayırdık. Onları ayrı ayrılıkta gözden geçirelim. 1) Başka dillerde karşılığı bulunmayan, Türk kültürüne özgü olguların bildirimi: Bazı deyimlerde geçen karşılıksız dil birimleri Türklerin özgün yaşam koşullarıyla bağlantılıdır. Sözcükleri bir dil- kültür birimi olarak ele alan V.V. Vorobyov, kültür yüklü sözcüklerin dil ve dil dışı anlamı daha kapsamlı açığa çıkardığını, kültür değerlerinin özüne inmeye, onların ulusal özgünlüğü- nü anlamaya yardımcı olduğunu yazmaktadır [bk. 4. S. 48]. Bu yönden günlük yaşam araç gereçlerinin, giyim kuşam, besin isimlerinin yer aldığı deyimler ilk olarak akla gelmektedir. Ör.: (birine) külahını ters giydirmek ‘çok kurnaz olmak’ (külah ‘erkeklerin giydiği genellikle keçeden, ucu sivri veya yüksek başlık’) , muhallebi çocuğu ‘nazlı büyütülmüş çocuk’ (muhallebi ‘süt, şeker ve pirinç unu katılarak yapılan bir tatlı’), baklava börek ‘(bir başka şeyle karşılaştırıldğında) çok kolay ve zevkli (iş); çok tokluk durumunda “baklava börek olsa yemem” bi- çiminde kullanılır’ (baklava ‘çok ince yufkadan yapılarak arasına ceviz, badem gibi şeyler konulan tatlı’), tiriti çıkmak ‘iyice ihtiyarlamak, çok yaşlanmak’ (tirit ‘kızartılmış ekmeği et suyuyla haşlayarak yapılan yemek’), kabak tadı vermek ‘bıktırmak, usanç vermek, tatsız gelmeye başlamak’ (kabak, birçok türleri olan bir bitkidir; deyimde sıvı maddelerin taşınmasında kullanılmış olan su kabağı kastedilmektedir) vb. Bilindiği üzere, Türklerin yaşamı hayvancılıkla sıkı sıkıya bağlı olmuştur. Bundan dolayı evcil hayvanlar ve onlardan elde edilen ürünlerin dil bildirimi oldukça kapsamlıdır. Bu durum deyimlere de yansımıştır. Ör.: at başı (beraber) gitmek ‘eşit durumda olmak’, at çalındıktan sonra ahırın kapısını kapamak ‘iş işten geçtikten sonra önlem almaya kalkışmak’, tekeden teleme çalmak / teke- den süt çıkarmak ‘olamayacak şeyleri olur duruma getirmek’, ağzı açık ayran delisi ‘yeni gördüğü her şeye şaşkınlıkla bakan, şaşıran’, ayran gönüllü ‘çabuk aşık olan’, (bir şeyin) kaymağını almak ‘bir şeyin en büyük payını, karını ele geçirmek’, tulum çıkarmak ‘hayvanın derisini yarmadan çıkarmak; seçimi ka- zanmak’, (bir işte) tulum çıkmak ‘amacını eksiksiz elde etmek’vb. Türklere özgü spor oyunları deyimlerde belli kavramların bildirimi için kullanılmaktadır. Cirit atmak ‘(bir yerde) çokça bulunmak ve serbestçe davran- mak’, matrak geçmek ‘alay etmek, eğlenmek’ gibi deyimler artık eskimiş ve pek bilinmeyen spor oyunlarının izlerini taşır. Cirit atmak deyiminde geçen cirit sözcüğü ‘at koşturup birbirine değnek atarak topluca oynanan oyun’ anlamı- na gelmektedir. Matrak geçmek deyimindeki matrak sözcüğü de eski bir spor dalına göndermedir. Matrak, keçi derisine sarılmış kalın bir sopa, değnek ol- muştur. Oyuncular iki takım halinde meydana çıkarak ellerindeki matraklarla birbiriyle çarpışırlar. İ. Pala, Evliya Çelebi’ye dayanarak Sultan IV. Murat’ın da

RkJQdWJsaXNoZXIy MzQwMDk=