Актуальные вопросы тюркологических исследований

Актуальные вопросы тюркологических исследований 172 usta olduğu matrak oyununun bir tür askeri talim niteliği taşıdığını, 160 çeşidi- nin bulunduğunu yazar: “Anlaşılan, matrakbazların karşılıklı olarak meydana çıkıp birbirlerine vurmaları ile bu arada düşenler, sendeleyenler ve yuvarlanan- ların halleri, hayli ilginç ve komik olurmuş. Yoksa matrak kelimesinin bugünkü anlamı türeyemezdi” [3. S. 155]. Türk tiyatro sanatının geçmişinde gölge oyunu olarak karagöz önemli bir yer tutmuştur. Bu oyun ve karakterleri deyimlere de geçmiştir. Ör.: karagöz oy- natmak ‘komik bir durum yaratmak’, karagözlük etmek ‘güldürüp eğlendirecek davranışlarda bulunmak’, altı karış beberuhi ‘kısa boylu olanlar için alay yollu söylenir’ (Beberuhi ‘karagöz oyunundaki kambur cücenin adı’) vb. 2) Eski geleneklerin, örf ve adetlerin, eski inançların yer aldığı deyimler: Örf ve adetler, eski inançlar, mitolojik düşünceler deyimlerde bazen açık (ör. karalar bağlamak ‘yas tutmak’ ), bazen kapalı ( ör. avucunu yalamak , yü- zünü yazmak ‘gelinin yüzünü süslemek’, vb.) bir şekilde karşımıza çıkarlar. Bu deyimlerden bazılarını ayrılıkta gözden geçirelim. Avucunu yalamak deyimi alaylı bir şekilde ‘umduğunu ele geçirememek’ anlamına geliyor. Bu deyim doğrudan anlamı ile eskiden daha çok kadınlar arasında yaygın olmuştur. Bir inanca göre hamile veya süt emziren kadın, canı- nın çektiği bir şeyi yemezse göğüsleri şişer veya sütü kesilir. Bu durumda kadın sanki onu tadıyormuşçasına sağ avucunun içini yalar, istediği nimeti yediğini farz edermiş [bk. 3. S. 33]. Pabucu dama atılmak ‘kendinden üstün birinin çıkmasıyla gözden düş- mek’ deyimi, Osmanlılar döneminde esnafların meslek gelenekleriyle bağlı ola- rak ortaya çıkmıştır. Eti senin, kemiği benim deyimi ise eski eğitim geleneğiyle ilgilidir; çocuk velileri öğretmene, ustaya vb. çocuğun eğitiminde tam yetki verdiklerini bu deyimle ifade etmişlerdir. Bazen eski geleneklere belli ritüeller eşlik eder. Ör.: kandilli temenna (veya selam) ‘eli yere kadar uzatarak verilen selam’, yerlere kadar eğilmek ‘aşırı saygı gös- termek’, yer öpmek ‘bir büyüğün önünde eğilmek’, yaka silkmek ‘bıkmak, usan- mak’, yakadan geçirmek ‘evlatlığa kabul etmek’, el öpmek ‘yaşlı veya saygı gösteril- mesi gereken kimselerin sağ elinin üstünü önce dudağa, sonra alna götürmek’ vb. Konuşma dilinde eski inançlara dayanan büyü nitelikli sözler vardır; bu sözleri kullanırken kötülüklerden, hastalıklardan korunma amaçlanır. Ör.: taşı ölçeyim ‘kırık, ezik, yara gibi durumlar anlatılırken bir kimsenin vücudu üze- rinde yer gösterildiğinde “benden uzak olsun” anlamında söylenir’, ağzından yel alsın ‘ağzını hayra aç’, dağlara taşlara ‘kötü bir durumdan söz edilirken “he- pimizden ırak olsun” anlamında söylenir’ vb. 3) Benzetmeler: Deyimlerde görülen benzetmeler, Türklerin dünyayı kavramlaştırma özellik- lerini öğrenmede yardımcı olabilir. D. Aksan’ın da belirttiği gibi: “Bir nesnenin,

RkJQdWJsaXNoZXIy MzQwMDk=