Актуальные вопросы тюркологических исследований

173 Actual Problems of Turkic Studies varlığın niteliğini daha güçlü, daha etkili biçimde anlatmak üzere bir başka nes- neden, daha belirgin niteliği olan bir varlıktan yararlanma eğilimi Türkçede de değişik yollardan, yaygın olarak gerçekleşmektedir” [1. S. 111]. Benzetme nesne- leri maddi kültür öğeleri (ör. teleme peyniri gibi ‘tombul ve beyaz tenli kadınlar için söylenir’, don yağı gibi ‘konuşmayan, hareketsiz kimseler için söylenir’, kay- mak gibi ‘bembeyaz ve pürüzsüz; tadı güzel ve yumuşak’, tirit gibi ‘yerinden kı- mıldayamayacak kadar ihtiyar (kimse)’, m inare gibi ‘çok uzun’, yolgeçen hanı gibi ‘girip çıkanı, geleni gideni çok ve belirsiz olan yer’ vb.) olabildiği gibi, mitolojik ve dini inançlarla da bağlı olabilir (ör. umacı gibi ‘korkunç ve çirkin görünüşlü’, üstüne / üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi ‘tembel, uyuşuk, cansız, miskin’ vb.). 4) İslam kültürüyle ilgili deyimler: İslam dini ve kültürü öğeleri, Türklerde hayatın her alanında kendini gös- termektedir. Ör.: el almak ‘tarikatlarda bir mürit mürşidinden, başkalarına yol gösterme iznini almak; bir sanatı yapmak için ustasının iznini almak’, Arafatta soyunmuş hacıya dönmek ‘her şeyini kaybedip çırılçıplak kalmak, çaresiz kal- mak’, eli kulağında ‘nerede ise olacak, çok yakında olması beklenilen şey’, kadir gecesi doğmuş ‘çok şanslı, kısmetli kimseler için söylenir’, kan akıtmak ‘kurban kesmek’, verilmiş sadakası olmak ‘büyük bir tehlike veya kaza atlatıldığında söy- lenir’, c ami yıkılmış, ama mihrabı yerinde ‘yaşlandığı halde güzelliği bozulma- mış’ (kadın), minare kırması ‘çok uzun boylu’ (kimse) vb. Dini görüşleri yansıtan deyimler arasında tasavvufla bağlı olanlar özellikle ilgi çekici sayılabilir. Ör. baş kesmek , sırra kadem basmak gibi deyimler daha çok Mevlevilikle bağlantılı olarak görülür. Bu deyimlerden bazılarında terim nitelikli sözcükler yer alıyor. Bu sözcük- lere dayanarak onların simge özelliği taşıdığı düşünülebilir. Aba sözcüğü buna örnek sayılabilir. Aba aslında yünlü bir kumaş türünü bildirir. Fakat aba de- nilince akla dervişlerin giydiği uzun ve geniş, aynı zamanda yakasız ve yensiz olan hırka gelir. Aba sözcüğünün yer aldığı deyimlere örnekler: abaya bürün- mek / kaba (kebe) yerine aba giymek ‘tasavvuf yoluna girmek’, abayı yakmak ‘birisine aşık olmak’, bir abam var atarım, nerde olsa yatarım ‘dervişlerin yaptığı gibi, mevcut şartları sorun etmeyen kişilere özgü davranış ifadesi’ vb. Tasavvufla ilgili bazı deyimlerde ortak olarak yer alan sözcüklerden biri de çile’ dir ( çile çekmek, çileye girmek, çilesi dolmak, çile çıkarmak / çile doldurmak, çile görmüş, çile ortağı, çileden çıkarmak vb.) . Bir müridin nefsini köreltmesi ve dünya nimetlerine sırtını dönmesi için açlık ve diğer yollarla imtihan edilmesi çile olarak tabir edilir. Bu imtihan genellikle kırk gün sürer. Çile sözcüğü de ‘kırk’ anlamına gelmektedir. İ. Pala, çile çekmek deyimini diğerlerinden ayır- maktadır. Araştırmacıya göre, çile sözcüğünün diğer bir anlamı, yayı germeye yarayan ip’tir. Deyim de savaş sırasında çok yay çekmiş deneyimli askerlerin kullanımından genel dile geçmiştir [bk. 3. S. 106–107].

RkJQdWJsaXNoZXIy MzQwMDk=