Актуальные вопросы тюркологических исследований

349 Actual Problems of Turkic Studies sadece Rusya’nın değil bütün cihanın en büyük yazarlarından biridir. Her sözü büyük bir dikkatle dinlenen, her nasihatine rağbet edilen Tolstoy’un fikirleri dahi birtakım hatalardan ari değilse de bu hatalar dahi estetik bir güzellikte olup insanlığın ruhunu yüceliğe sevk etmektedir [8. S. 13]. Ali Bey’in fikrince Tolstoy, derin bir mütefekkir değildir; ancak o, tam an- lamıyla bir estetik ve güzellik deryasıdır. Rus ve Avrupa eleştirmenleri, onun edebi kişiliği ve eserlerini Shakespeare, Goethe, Jean Jacques Rousseau, Victor Hugo vb. yazarla kıyaslamaya çalışmaktadırlar. “Geçmiş asırlarda ve sair memleketlerde Shakespeare’in, Goethe’nin, Jean Jacques Rousseau’nun, Voltaire’in, Hugo’nun edebiyatta kadir ve ehemmiyetleri ne ise Tolstoy’un da zamanımızda Rusya ülkesinde ehemmiyeti odur” der Ali Bey [8. S. 13], ancak hemen ardından Doğu toplumunun Tolstoy kadar Batı’nın bu önemli şahsiyetlerine de bigane kaldığını sözlerine eklemeyi ihmal etmez. Ne Batı’nın bu fikir adamlarını ne de Tolstoy’u yeterince tanımayan okuyucuya Rus ve Avrupa eleştirmenlerinin karşılaştırmalarını sunmak bir fayda sağla- mayacağından Tolstoy’u okuyucusuna hakkıyla tanıtabilmek için onun Doğu edebiyatlarındaki benzerlerini bulma arayışına girer. Bu karşılaştırma sırasında bakışını ilk olarak Türkiye’ye çeviren yazar, Jön Türklerden Namık Kemal’in ismini anmakla birlikte Kemal’in Tolstoy ile kıyas olunamayacağını eklemektedir. Bunun birinci sebebi; Türklerin bu büyük ya- zarının ömrünün vefa etmemiş olmasıdır. Hüseyinzade’nin ikinci gerekçesi ise sosyo-politik bir eleştiriyi içerir: “Kemal, Rusya’da ve Ruslar arasında dünyaya gelseydi belki bihakkın Kemal olurdu. Tolstoy’da Türkiye’de bulunsaydı asla Tolstoy olamazdı. Kemal Tolstoy olmasa da Tolstoy mertebesine irtifa, Tolstoy ise Kemal Bey olmasa da Kemal derdine müptela olurdu!” [8. S. 13]. Namık Kemal ile Tolstoy arasındaki farklar yalnızca içinde bulundukları ülke ve toplumun koşullarından kaynaklanmamaktadır. İki büyük kalemin üs- lupları da farklılık arz etmektedir: Namık Kemal’in sözleri kitleleri ateş gibi yakıcı özellikteyken Tolstoy, hakim bir üsluba ve beyanata sahiptir. Bu sebeple de aralarında bir benzerlik yoktur [8. S. 13]. Türkler arasında Tolstoy’un eşini bulamadığını ifade eden yazar, okuyu- cunun dikkatini İran edebiyatına yöneltir ve İran’ın üç büyük ismi; Firdevsi, Hakim Senai ve Sadi bir araya getirilip kıyaslanırsa Tolstoy hakkında bir fikir edinmenin mümkün olabileceği görüşünü ortaya atar. Mana açısından Tolstoy ayrı ayrı bu üç şairin hiçbiri değildir; ancak Tolstoy’un edebi yaşantısının ev- releri bu üç şairin edebi kişiliğini oluşturan vasıflarla benzerlik taşımaktadır. Bu görüş ışığında, Tolstoy’un edebi yaratımının ilk evresi, Firdevsi’yi andırır, çünkü yazara göre Tolstoy’un Savaş ve Barış adlı eseri de bir Rus şehnamesidir. Her iki eserde birey; kimi zaman psikolojik kimi zaman da sosyolojik derinlikte

RkJQdWJsaXNoZXIy MzQwMDk=