Актуальные вопросы тюркологических исследований

Актуальные вопросы тюркологических исследований 392 Behçet Necatigil’in ‘Yaz Dönemi’ kitabında yer alan Nilüfer şiiri, Türk mo- dernleşmesinin dayattığı hem Batı’yı hem Doğu’yu temellük etmek gibi sahih bir konumun şiirsel ifadesidir. Şiir, şöyledir: Ben oraya koymuştum, almışlar, Arasına sıkışık saatlerin. Çıkarır bakardım kimseler yokken; Beni bana gösterecek aynamdı, almışlar. Kışken ilkyaz, sularımda açardı; Buzlu dağlar gerisine kaçıracak ne vardı? Eski defterlerde sararmış yaprak. Beni bana gösterecek anlamdı, almışlar. Bir ışıktı, yanardı yalnız gecelerde; Akşam, çiçekler uykuya yattı, Sardı karşı kıyıları karanlık — Beni bana gösterecek lambamdı, almışlar [25]. Hilmi Yavuz, “Necatigil, ‘Nilüfer’ Şiirine Niçin O Adı Verdi? [Bir Yapısö- kümcü Okuma Denemesi]” başlıklı yazısında Nilüfer şiirini metinlerarasılık bağlamında ele alarak Necatigil’in şiirde ‘metaforik anlamda bir palimpsest de- neyimini gerçekleştirdiğini’ öne sürer: “Şiir, Necatigil’in kendisinin de, Tahir Alangu ile yaptığı söyleşide belirtti- ği gibi Yunan mitolojisindeki “‘Hero ile Leander’ efsanesinden esinlen[erek]” yazılmıştır. ‘Hero ile Leandros’ miti, yine Necatigil’in ‘100 Soruda Mitologya’ kitabından alıntılayarak söylersem “‘Helles Pontos’ [Çanakkale Boğazı]’nda Abydos’lu bir genç olan Leandros[‘un], Boğazın karşı yakasında Sestos şeh- rinde bir Aphrodite rahibesi olan Hero’[ya âşık olmasının ve] her gece yüze yüze karşı yakaya geçip sevgilisiyle buluş[masının] öyküsüdür. ‘Hero’nun koy- duğu bir ışık, karanlıkta yolunu bulmasını sağl[ar, ama], bir gece fırtına ışığı söndür[ür ve] Leandros boğul[ur]; Hero da kendini kuleden aşağı at[ar]”. Necatigil, üzerine ‘Hero ile Leander’ mitini yazdığı şiirsel uzama, deyiş yerin- deyse, daha önce yazılmış ve kazınmış gibi gösterdiği ‘şebçerağ’ mitinin ‘nilüfer’le ilişkilendirildiği bir şiirin bir beytini koyuyor: Sanki, ‘şebçerağ’ı ve ‘nilüfer’i konu alan o beytin yazıldığı sayfaya [şiirsel uzama] yazıyor ‘Nilüfer’ şiirini. Necatigil palimpsestinde kazınmış ve sadece ‘nilüfer’ kelimesinin okunabil- diği o beyit, Âşık Çelebi’nin, Nedür bu bahr-i mu’allak ki şeb-çerağ ile pür Nedür bu kulzüm-i nilîde sürh nilüfer beytidir. ‘Şebçerağ’, Ahmet Talat Onay’ın ‘Eski Türk Edebiyatında Mazmun- lar’ daki ifadesiyle ‘güyâ bir nevi cevher olup geceleri lamba gibi ziyâ [ışık H.Y.] neşr e[ttiği]’ söylenen bir ‘Şark hurafesi’dir;- ‘kulzüm-i nilî’ ise, gece denizi...

RkJQdWJsaXNoZXIy MzQwMDk=