Актуальные вопросы тюркологических исследований

393 Actual Problems of Turkic Studies ‘Nilüfer’e gelince, Prof. Dr. Cemal Kurnaz ‘Divan Dünyası’ kitabında ‘nilüfer’in bir mazmun olarak, ‘gözü yaşlı âşık veya onun […] yüzü ile benzerlik içinde düşünül[düğünü]’ bildirir ve nilüfer’in, ‘asırlar boyunca bu hayal içinde ifade edilmiş olması[nın] dikkat çekici’ olduğunu söyler. Özetle söylemek gerekirse: Necatigil’in ‘Nilüfer’ şiirini, bir palimsest oku- masıyla çözümlemek gerekiyor: Altta, Aşık Çelebi’nin beyti, üstte yani verili şi- irsel uzamda ise, ‘Hero ile Leandros’ miti!.. ‘Şebçerağ’, Hero’nun ışığı; ‘kulzüm-i nilî’ Leandros’un boğulduğu çivit rengi [gece] denizi; ‘nilüfer’ de, Leandros’un kendisidir” [26]. Necatigil, aynı şiirde, hem Batı mitosunu şiirsel imlere dönüştürmek hem de kendi klasik şiir geleneğini yeniden üretmek suretiyle palimsest yöntemi- nin yetkin bir örneğini sunmuştur. Hilmi Yavuz’un ifadesiyle ‘odası dünyadan büyük’ ve ‘hayatı kasten daraltan’ bir şair olarak Necatigil’in bu tavrı ile kanaa- timizce Adorno’nun ‘Lirik Şiir ve Toplum Üzerine’ başlıklı yazısında belirttiği kişisel muhalefet hususu arasında bir paralellik olmalıdır: “Şiir, protestosunda, her şeyin farklı olacağı bir dünya görüşünü dile getiri- yordur. Lirik tinin maddi şeylerin üstün gücüne karşı o çok kişisel muhalefeti, dünyanın şeyleşmesine karşı, modern çağın başlangıcından, sınai devrimin hayattaki baskın güç haline gelişinden beri insanların meta tahakkümü altına girişine karşı bir tepki biçimidir” [27]. Söz konusu olan son derece kişisel bir muhalefet biçimidir. Necatigil’in şiiri özneldir ama bireyci değildir. Şiirdeki ‘ayna’ metaforu, Rilke’nin ‘Şey Şiirleri’nde kullandığı manada ‘şey kültü’olarak, dilse bir edebî dil olarak kendi bilincine varmak ve “herhangi bir iletişim tasasıyla sınırlanmamış mutlak bir nesnelli- ğe erişmeye çalışmak” [28] dolayımında kişisel muhalefetin bir parçası olarak değerlendirilebilir. Böylece yaşayan dille arasına mesafe koyan Necatigil, şiirini ‘toplımsal çatışkının öznel ifadesi’ kılar. Metinlerarasılık, Necatigil’in Nilüfer şiirinde, naif ve kişisel muhalefeti içeren bir şiirdir ve adeta tarihi hatta tarih öncesini bir ütopya olarak konumlandırmaktadır. Sezai Karakoç Sezai Karakoç, modern Türk şiirinin yaşayan usta isimlerinden biridir. Onun ‘Hızırla Kırk Saat’ kitabının 25 numaralı şiiri metinlerarasılığa önemli bir örnek olarak değerlendirilebilir. Karakoç, İslâm tasavvufundan beslenen bir şairdir. Bu şiirde de büyük tasavvuf şairi Mevlânâ’nın hayatına dair bir rivayeti şiirsel imlere dönüştürmüş ve geçmişin semiyotik pratiklerinden yola çıkarak yeni bir bağlam oluşurmuştur. Öncelikle şiiri besleyen rivayete bir göz atmamız gerekecektir. Ahmed Eflâkî’nin ‘Menâkıbu’l-Ârifin’inden öğrendiğimize göre Şems-i Tebrizî bir gece Tanrı’nın tecellilerine gömülüp mest olmuş iken “Ey Tanrı!

RkJQdWJsaXNoZXIy MzQwMDk=