Актуальные вопросы тюркологических исследований

387 Actual Problems of Turkic Studies dizeleriyle bu metaforun, onun estetiğindeki temelkoyucu konumuna gön- derme yapar. ‘Saltanat’, Yahya Kemal’in şiirinde, sadece estetik bir programın me- tafor olarak dilegeliyor olmasında kullanılmaz. ‘ Itrî’ de, Söylemiş saltanatlı Tekbîr’i. dizesinde, müziğin güzelliğine gönderme yaptığı kadar, ‘Hayâl Şehir’ de Az sürer gerçi fakîr Üsküdar’ın saltanatı dizesinde, güneşin son ışıklarıyla aydınlanan bir semtin güzelliğine; ‘Deniz Türküsü’ şiirinde, Ve nihâyet görünür gök ve deniz saltanatı. dizesinde, tan ağarırken yavaş yavaş aydınlanan göğün ve denizin güzelliğine atıfta bulunur” [13]. Yahya Kemal, ‘saltanat’ metaforu dolayımında hem doğaya ilişkin olanı hem de kültüre ilişkin olanı kuşatır. Bu yönüyle Tanpınar’ın ‘saray istiâresi’nden daha kapsayıcı ve geniş bir alanı ifade eden ‘saltanat’ metaforunun İslâm medeniye- tinin estetiğini temsil eden bir husus olarak işaret eden Hilmi Yavuz, bu gö- rüşlerini şöyle sürdürür: “Yahya Kemal’in İslâm Medeniyetini Estetik kavrayışı, onun şiirini, mimarisini, musıkîsini, hat sanatını içermekle kalmaz, bu Estetiğin kuşatıcılığını, sadece Kültür’ü değil, ama Doğa’yı da içerecek biçimde genişletir; Doğa’ya biçim veren İlâhi Estetik’in ‘Güzellik’ konsepti ile bütünleşir, dolayısıy- la, Yahya Kemal’in Medeniyet projesinin İslâm Kültürü’nü içerdiği kadar (onun Deizm’ine ilişkin bazı ihtirazî kayıtlar dışında!), Doğa’nın İslâmi kavranışını da içerdiği söylenebilir”. Hilmi Yavuz’un bu tespitlerinden sonra, Yahya Kemal’deki ‘saltanat istiaresi’nin ‘nevâ-kâr’ bağlamındaki tezahürünü incelemek konuyu somutlaştır- mak için yerinde olacaktır. Tanpınar, ‘Şiire Dair’ başlığını taşıyanmakalesinde sanatını Orphée’nin sazına benzettiği Yahya Kemal’in bütün bir geçmiş zaman zevkini ahiretin kapılarından geriye çağırdığını, bunun bir yeniden dirilme olduğunu söyler [14]. Yahya Kemal, bunu iki düzlemde yapar; hem biçimin imkânlarını kullanarak hem de anlama işaret ederek. ‘Itrî’ şiiri, Yahya Kemal’in dilin ve anlamın sınırlarını zorladığı ve büyük Türk bestekârı Itrî ile metinlerarası ilişki kurduğu kült bir şiirdir. Şiir için ‘eda’ kavramını öne çıkaran bir şairin, bunun ‘hissin lisân şeklinde tecelli etmesi’ dolayımında gerçekleşebileceğini söylemesi, Itrî şiirini anlamak için değilse bile ‘duymak’ için yol gösterecektir bize. Yahya Kemal, ‘Itrî’ şiirinde âdetâ bir mûsikî lisanı kurmak ister. Şair için duyuş’u deyiş’e yani sese, nağmeye dönüştürmüş en iyi örnek Itrî’dir. Yahya Kemal’in şiirlerinde, Itrî’nin bilinen eserleri arasında bilhassa Nevâ-Kâr’ı zikret- mesi bir hayli manidardır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MzQwMDk=