Актуальные вопросы тюркологических исследований

Актуальные вопросы тюркологических исследований 532 Cioé: ya’ni ( halk dili: yanya) (s. 138). Aglio: sarımsak ( halk dili : sarmusak) (s. 143). Elettrica: Elektrik ışığı (s. 157). Farmacia: ezahane (s. 161). Favore: lutf, inayet, eyilik: Bana şu eyiliyi ediniz; bana etdiyiniz eyiliyi asla onutmayacağım (s. 161). Mestiere: sana’at ( halk dili : zanahat), ma’rifet (s. 192). Mettere: koymak, komak, bırakmak: Ev-bark ol, kendini kendine ocak kur- mak, yatmak, sufraya oturmak, aklına komuş ki (s. 192). Minacciare: Korkutmak: Bana bıçak çekdi; sesini kesmez-sen (ağzını kapa- masan) seni kovarım deye beni (gözümü) korkutdu; beni döymeye çıkışdı veya seni döyerim deye bana bir çıkış etdi (s. 193). Passaporto: Mürur (yol) tezkeresi, paşport (s. 209). Poca: Az, azacık; bir ezden, şimdi; azar azar; bir az daha; demin(cek), bir az evvel: Az vakt oluyor; yokarı aşağa, orta hisab; sanki bedehava aldı; düşüyordum (düşecek idim) (s. 218–219). Poltrone: tembel, tembeller ağası, avara adam (s. 219). Preoccuparsi: Merak et-: Bu işin sonu nasıl gelecek deyu çok merak ediyor (kuruntudan kurtulmayor); fesfese etmeyiniz, siz o gaylede olmayınız; onu bir telaş (fesfese) içinde gördüm; onun sonu beni çok düşündürüyor (s. 223). Pretesto: Behane (halk dili: mahana): Hava fenadır deyu mahana buldu (kodu); bize gelmesin deyu dayma bir mahana bulur (kor) (s. 225). Provvedere (fornire) qe: …tedarikine bakmak (çalışmak), hazırlamak, lazım olanı tedarik et-, lüzümünün tedarikine bakmak: Bende ondan vardır (s. 230). Raccomandare (una persone): Tavsiye et-, tenbih (halk dili: tembih) et-: He- kim bana yorulmayacaksın dedi; beni erken uyandır deyu bana tenbil etmişdir; (rica ederim) sakın şamata etmeyesin; te’ahhüdlü (halk dili: tavutli) mektüb; Allah sığınmak (tevekkül et-) (s. 237). Suddito: Taba’a: Dövlet-i Aliye, Yunan Dövleti: İtalya Dövleti taba’asındanım (s. 277) Valere: Deymek, kıymeti ol-: Ne deyer? ağırlığı ile altun deyer; zahmetine de- yer (deymez); daha eyi olur idi ki; bir para etmez; kendini saydırmak bilir; böyle işitmişimdir (benim işitdiyim budur); çalıştığım bir para etmedi (boşa gitdi); o kadar çalışmak neye yarar? ehya mi olacaksın? hiçbir şey yapmamak daha eyi olurudu; Ali, Veli’nin nüfusu sayesinde Gümrükde bir me’mur olmak isteyor; be- nim adımı vererek (s. 304). Yukarıda belirttiğimiz dört kaynaktaki bazı örneklere bakıldığında, 18. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın başlarına kadar İstanbul ve dolayısıyla Os- manlı topraklarında zengin bir konuşma dilinin varlığı anlaşılacaktır. Günü- müzde pratik hayatta, çarşıda, pazarda, okulda kullandığımız konuşma diline

RkJQdWJsaXNoZXIy MzQwMDk=